StatCounter

Terleyen bir at dedi ki:

25 Aralık 2017 Pazartesi

Maymunlar Sofrasında Besmele

iki kere iki eşit sen
ancak eşitsizsin ancak mecalsiz
eşitin olmayan diğerleri gibi
ancak benim de altıdan geçmeye korktuğum köprüler 
yastık hatıraları
eşitsizsin ama sen
mecalsizim ama 
rüzgarlar eliyor göğsüme yeltenmediği 
ilintiler ve baş ağrıları
kasıkları terleyen bir at gibi
serpile serpile 
yavrularım büyüyor kucacığımda 
küçülüyorum ben 
sana yaklaşıyorum ve sana
ve sen 
seni 
bu hangimizin sesi
seçici geçirgenlerin dünyasında 
görmediğine inanmıyor insan
bilakis görüyorum ben hepsini
olağan akışını renklerin 
senin olağanüstü gülüşünü 
ellerini koyacak bir yer bulamayışını 
içini çekmeden 
içimi açığa çıkarmaya çalışasın gibi


çatalları çarpışıyor maymunlar sofrasının 
ve böylece 
bir diğerini eklemliyoruz insanlıklarımızın
kalem tutmuyor ellerim 
ellerim büyülü 
bi o yana bi bu yana
yazık ki uzak 
doğrusuna düzlemine sığınmıyor ki zihnimiz 
ilk kez ıslanmıyor ki saçaklarımız 
yaz kızım diyor en olmadık yerinde şair 
gereği öpüşüldü yaz 
ikiye ikiyi koy bu kadar basit 
benim sesim hala diri yaz 
yaz ki doyayım ben bu ahmak ıslatanlara 
saçlarım ıslak geziyor kaç zamandır bu kaldırımlarında 
amma mahur 
amma canhıraş 

çarpık kaşlı bir tren alıp götürüyor 
bir şehrin bende kalan tüm hatıralarını 
sen ne kadar dahil oluyorsun bu geceye 
aklıma sığmayacak gibi duruyor da yüzün
dur demeye kalmadan kuruluyorsun öteye 
benden uzak bize yakın 
ağlamak istiyorum nerden anladın 
diline dökmüş müydüm hiç bunları
görüyorum sen de boşanası bir sağanak gibi titriyorsun ellerinden 
tutsam diyorum ama ben 
ama benim kancık hatıralarım 
ama bana ayarlı bir saat...
kop da gel bütün güzelliklerinden 

sabahın masumiyetini serpmişsin de saçlarına 
yangın olmuş bakışların, tel tel olmuş sanki
sanki bir benmişim gibi ilk kez tutan dileğini 
bunların hepsinde bi hin var bir 
içime çok oldu tohum ekmedim iki 
üç ki yakışmıyorsun bu gırnataya
Dört yine de seyrelmiyorsun suda  
şöyle oturup doyabilecek miyiz sence bu manzaraya
istimlak edilmişken kalbimiz
ve öyle yüzülesi dururken kız kulesi ulu orta 
göğe ağlamak düşer 
bana bir öpücük kondurmak yanaklarına 
burda ağla burda sarıl burda cömert 
yeterince cömerttir gökyüzü 
burda alıp götürür tüm kirle törpümüzü 

yola tersinden koyulmuşum ben bu bariz
sesimi yanlış yerde açığa vurmuşum 
merhaba ben bilal yanlış yer yanlış zamanda içimi kusmuşum 
zor demişim ne vakit demişim yaşamak 
yumruğunu parçaladığın duvara düşmanlık hissi
yoo hayır geçtik bir kere bunların üzerinden 
geçtik dünyadan, geçtik sudan, kirden, yorulmaklardan 
kimle değil kimsesiz geçtik
şiirlerimi satılığa çıkarırdım o yıllar 
ve ceplerimde yaban mersini taşırdım bir de ahlak bilgisi soruları
sesimi olur olmadık yerde 
yumruğumu kendi yüzümde 
harcaya harcaya 
kalitesiz gecelere razı oldu gözlerim 
"aklımın ayazında bağırırken aşkın faşizmini"

de ki:
"sıyrıl da gel kesik damarlarından" 

üzgünüm adını bal koyamadım bu şiirin 
ağzına çalayım diye bir gün 
say ki aklımıza gelenler dile dolası değil 
apaçık maymunlar sofrası 
ben hiç görmemişim ki böylesini 
hangi kırmızı yakışmış hangi yüze 
hangi darda görülmüş böylesi  
kişi nasıl da sıyrılmış dünya üzerliklerinden
aklının ayazını ne köşeye bırakmış 
bir diğeri nasıl da kaptırmış kendini gırnataya
ne yapmış kahrı vacipin içinden mi geçmiş yoksa
sonra üç insan dile gelmiş diğer kuytuda 
birinde sabahın rengi saçlar varmış 
Büsbütün rüya
çocuk da ne yapsın 
açığa vurur vurmaz sesini uykuya dalmış 
uyandırmışlar sonra onu uyumadığını anlamış 
sonra bir daha çarpışmış çatalları maymunlar sofrasının 

sana yarış demiyorum yanlış anlıyorsun 
gövdenle seril geceye 
buğulandığın noktadan yanıma in 
ki şöyle tarif ediyorum ben seni 
bir yanın suzan söylüyor bir yanın chopin 
dokunsam kaçacak gibi bakıyorsun yüzüme
sussam ağlayacak 
içini çekmeden açığa çıkarıyorsun içimi 
korkuyorum bundan 
yine de karşı koyamıyorum buna 
elimden bir şey gelmiyor ne yapayım 
ancak
geç içimden geçelim içimi 
Diyebiliyorum sana