2.
Aklımıza ne takıldıysa o büyük buluşmadan
Cibrilin kanat çırpışındaki güzellik neyse o
Doğrudur
Mavinin dümdüz bir mavi oluşudur gördüğüm
Eksiksiz, günahı da içinde
Her şey bu sözle başlıyor ve oradan genişliyor kalbim
Kuşları da alıyor içine kafesinde kördüğüm
ve ağustos böcekleri küheylan bir sofra kuruyorlar
Orta yerine doğunun ve batının
Orada anlıyorum ne demektir
Ademden zuhur oluşu insanın
Her şey bir sözle başladı ve oradan tekrar yaratıldı kalbim
Yaratılmak ve yaralanmak ne kadar da benziyor
Ben bana gösterilen kadar biliyorum
Ama size çok azını dahi anlatamam
ki renkleri nasıl isimlendirir insan
ya da her gece gördüğü rüyayı
dümdüz
Rüya mı? Görüyorum elbet!
Kuş sürüleri şiirsel bir metin olmuş civelek civelek
Yoruldukça yer değiştiriyor kalbi
Rüzgara dimdik bir mızrak gibi duran
İğdiş edilmiş, istimlak edilmiş ve istila
Doğrudur
Tükenen bir mum oluşu insanın
İki eliyle siper edişi kalbini
Doğru
O doğruya doğru uçuşuyor
Birbirinden habersiz kuş sürüleri
Kafların, dağların ardına karşı
Ait olunacak bir yer arar gibi
Duyduğu tüm seslerden daha tiz
Gözünün aldığından da öteye
Ne baktığına ne gördüğüne
Doğrudur
Sesleri unutması insanın
Okumayı ve yazmayı bilmemesi o büyük buluşmada
Doğru
Bir şeyler anlatıp gitmiş tanrısal sesiyle
Nefes nefese o şehrin uzak yerinden gelen haberci
Ne anlayan var ne bilen
Hangi çağın melodisi harmanlamış sesini
İşte o haberci gibi olmak için biz
Gördüğümüz bu olağanüstü akışını renklerin
Bir nebze olsun anlatabilmek için
Rüzgara dosdoğru bir kalp ile atılalım diye
Ihlamurlar ve kasımpatları ekerken bahşemize
Aşındırırken dilimizin kapılarını
İşte biz o şehrin öbür ucundaki olabilelim diye
Doğrudur
İçten dışa bükülmesi insanın
Rüzgarı yurt edişi kendine
Doğru