StatCounter

Terleyen bir at dedi ki:

21 Nisan 2024 Pazar

Yer Çekimi

Unutmuşum yer çekiminin bu kadar ağır olduğunu.

Cümleleri toparlayamıyorum. Kelimeleri kulaklarınla okşamayı isterdim. Ben hiç bu kadar ıslak ve güçsüz hissetmemiştim geceleri. 

Üşüyorsun. Annem üşümesin diye dik başlı sözcükler bırakırdım doğduğum eve. Şimdi bilemiyorum kimin gırtlağını sıkmalı. Şu kütahlığımdan da eser kalmadı hani. Ama sen daha bilmiyorsun o günleri. Doğrusu bu ya! Sen kulaçlarımla geçtiğim bir nehir değilsin. İçine şiirler biriktirdiğim bir deniz kabuğu olmadın daha. Olacak mısın? Anlayamıyorum nasıl, niçin biliyormuşum gibi; çocuğumda okuldan eve o üç dönüşlü yolu bildiğimcesine. Belki de o kadar yabancı değildir insan bir diğerine. Sahi ya doğduğun günden beri aynı dünyanın nemiyle yoğrulmuyor muyuz seninle. 

Yalan bunları hepsi diyesim geliyor. Çok alıştım inan dizlerimi kanattığım yolları es geçmeye. Yoğun bir iç kanama birikmiş arterlerimde. Hani iki dakika bıraksam diyorum ellerimi uzak iklimlere ait yaralarım sağanak olacak yüzüme. Yanlış anlama kapandı bir çoğu. Yine de çizdiği resimlerin izi kalıyor insanın paletinde. 

Gerçekten unutmuşum bu kadar ağır olduğunu yer çekiminin. 

Sıyrıldığında anlıyor insan. Rüya mı gerçek mi fark etmediği günlerden geçiyoruz. Oturmuş böyle karşılıklı, iyi bildiğim meseleleri konuşuyoruz seninle. Ardı ardına koyamıyorum cümleleri. Farklı zamanların melodileri harmanlamış sesini. Dokunamıyorum ona uzanmıyorum hatta. Tutamıyorum ellerini, yüzüme götüremiyorum. Böyle şeyler geçmiyor değil içimden. Biraz da mutlu ediyor beni. Çokça dehşete düşüyorum.

Hatta bağıra çağıra ağlamak istiyorum. Şimdi yani afedersin ama -- nerden çıktın karşıma böyle.

Ak bulutlarla sınanmamıştım ben uzun zamandır. Törpülü doğum lekelerimi görmemiştim. Niyetlenmemiştim dalında duran hiçbir karanfile. Nerden çıktın sen karşıma böyle. 

Unutmuşum böylesi ağırlığını yer çekiminin. 

Nicedir göğün görünmeyen kısımlarını dolanmışım. Denizleri şahlandırıp kıyıları bulandıran gücün eteğinde konaklamışım cismimle. İsmimi unutmuşum. Nasıl da görmüyor içinde olunca insan hıncını bulutun. Nasıl da görmüyor güneşi ardında kalınca gökkuşağının. Unutmuşum yerin bu kadar yakın, gücünün bu kadar ağır olduğunu.

Şair diyor ya, kendime isteyemezdim seni öyle güzeldin. O kadar mı güzelsin yoksa benim bağışık olmadığım tonda mı söylüyorsun şarkıları. Ki insanın insana zaptoluşu değil midir insanı insana verimsiz kılan. Farz et ki elim kolum bağlı ardımdan. De ki ulu orta erteliyorum büyümeyi. Aklımın ayazında üşüyormuşum belki. Sığınmış kalmışım ücra bir yerine dünyanın. Sen değil misin gelip orda bulan beni 
Bilmeden 
İstemeden 
Söyle neden hala 
Tanımıyorum seni

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder